AKP ve süreç – Besê Hozat

Son günlerde çözüm süreci üzerine tekrardan tartışmalar yoğunlaştı. AKP cenahından her ağzını açan ‘çözüm süreci’nden bahsediyor ve bu konuya odaklı bir gündem yaratmaya çalışıyor.  AKP süreci çok dillendirse de ne yazık ki AKP’nin süreçle ilişkisi sıkışmışlığı ile bağlantılı bir özellik taşıyor. AKP, iç ve dış politikasının başarısızlığı sebebiyle ciddi manada zorlanıyor. Her sıkıştığında ve zorlandığında ise can simidi gibi ‘çözüm’ ve ‘süreç’ sözcüklerine sarılıyor. Bir türlü özüne yoğunlaşmadığı bu iki kelimeden adeta Tanrı’dan medet umar gibi medet umuyor.

AKP açısından çözüm süreci; tek bir somut adım atmadan ateşkes sürecinin genel seçimler sonrasına kadar devam etmesi anlamına geliyor. Hatta yapabilirse bu süre zarfında gerilla güçlerinin sınır dışına çekilmesini ve adım adım PKK’nin silahsızlandırılmasını sağlatma amacı ve hedefi taşıyor. Yani AKP, Kürtlere hiçbir siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve özsavunma hakkı tanımadan, Kürt kimliğini anayasal güvenceye kavuşturmadan ve çoğulculuğa dayalı demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapmadan, PKK’yi bitirmeyi ve direnen halk iradesini ezmeyi ‘çözüm süreci’ olarak tanımlıyor.

AKP yıllardır Kürt sorununa bu çözümsüzlük siyaseti üzerinden yaklaşıyor ve pratik adım atmıyor. Müzakereyi başlatmıyor. Ciddi bir yol haritası ve çözüm programı ortaya koymuyor. Önder Apo’nun büyük çözüm ve barış çabalarına, sınırsız emeğine hak ettiği değeri ve karşılığı vermiyor. İstismarcı ve pragmatik yaklaşımlarını terk etmiyor. Önderliğimizin koşullarını pazarlık konusu yapacak kadar gayri ahlaki ve çirkin bir yaklaşım içerisine girebiliyor. Son günlerde Efkan Ala’nın ‘Öcalan sürece katkı sunarsa koşullarını tartışırız’ mealinden yaptığı gayri ciddi açıklamalar, AKP’nin ne kadar ikiyüzlü ve sahtekar bir yaklaşım içinde olduğunu gösteriyor. AKP’nin, yol haritası olarak basına yansıttığı taslak metnin içeriği de esas olarak PKK’yi tasfiye etmeyi hedefliyor. Bu taslağı hazırlayan zihniyetin demokratik çözüm anlayışıyla fazla bir ilgisinin ve ilişkisinin olmadığı çok açıktır. Ve bir kez daha çok açık bir biçimde ortaya çıkıyor ki AKP tarihsel bir sorunu çözmenin sorumluluğundan ve ciddiyetinden son derece uzak bir noktada duruyor.

AKP yıllardır deve kuşu misali kafasını kuma gömerek ve gerçeklere gözünü kapatarak siyaset yapmaya çalışıyor. Gelinen noktada AKP’nin aldatma ve oyalama siyaseti tamamen kendini aldatma siyasetine dönüşmüş durumdadır. AKP’nin artık şunu çok iyi bilmesi gerekir ki bu klasik tasfiyeci siyaset çoktan ömrünü tamamlamış ve iflas etmiştir. Toplum nezdinde bu eskimiş ve son derece etkisini yitirmiş siyasetin hiçbir kıymeti ve inandırıcılığı kalmamıştır. Hatta çoktandır bu siyaset AKP’yi vurmaya ve baş aşağı götürmeye başlamıştır.

AKP’nin, adına güvenlik yasası dediği bu yeni şiddet yasası da AKP’nin baş aşağı gidişini hızlandıracaktır. Çok açık ki bu yasa ikinci bir Terörle Mücadele yasasıdır. TMK’yi daha fazla güçlendirme özelliği taşıyor. Devlet ve polis terörüne olduğundan daha çok meşruluk kazandırıyor.

Türkiye tam bir polis devletine dönüşmüş durumdadır. Sınırsız yetkilerle donatılmış polisler her gün onlarca insanı gözaltına alıyor, sokak ortasında katlediyor. AKP, ağzından çözüm sürecini düşürmezken yüzlerce insan tekrardan siyasi soykırım operasyonlarıyla zindanlara dolduruluyor. HDP üzerinde tam bir linç kampanyası yürütülüyor. Ateşkes süreci olmasına rağmen gerilla noktalarına  hava saldırısı düzenleniyor. Pirsûs -Kobanê sınır hattına özel harekatçılar yerleştiriliyor. Sınır özel bir askeri alan haline getiriliyor ve  IŞİD sınır hattı boyunca cirit atıyor, Kobanê’ye saldırıyor.

Tekrar da olsa belirtmekte fayda vardır; AKP’nin yol haritası, bir çözüm haritası değildir, bir çıkmazdır. Bu yolun gideceği nokta kesinlikle şiddetli bir savaştır. Yüzyıla yayılacak bir kaostur. Türkiye’yi bu kaostan çıkaracak tek yol ise Önder Apo’nun geliştirdiği yol haritasıdır.

Önder Apo defalarca ifade etti. Türkiye’yi de bölgeyi de esenliğe ve istikrara kavuşturacak tek proje demokratik ulus projesidir. Ve tüm toplumsal kesimleri kapsayan demokratik ve  özgürlükçü bir anayasadır. Demokratik siyasettir.

Bunun dışındaki yol haritaları çözümsüzlüğü derinleştirmenin ve savaşı geliştirmenin ötesinde bir rol oynamayacaktır. PKK anlayış ve yaklaşım olarak bu noktada duruyor. PKK artık somut ve pratik bir adım görmediği müddetçe tek bir adım atmayacaktır. Bu konuda son derece kararlı ve nettir.

Önder Apo ve hareket atması gereken bütün adımları fazlasıyla atmıştır. Üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır. Bu kısa zaman diliminde karşı taraftan pratik bir adım göremezse tercihini ve tutumunu radikal bir çözüm yönteminden ve kapsamlı bir savunma savaşından yana koyacağı açıktır.

kck-davasi-tasinmiyor-15911

(Özgür Gündem – 22 Ekim 2014 – Bese Hozat)

Related Articles

Volkan Yaraşır
Rusya krizi, ülke iflası riski
Volkan Yaraşır

Tuncay Yılmaz
Biz Devrimci Karargah davasını çoktan çökerttik! – Tuncay Yılmaz
Tuncay Yılmaz